kolay kolay - Türkçe İngilizce Sözlük

kolay kolay

"kolay kolay" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
General
kolay kolay easily zf.
The memory of such flames cannot easily be snuffed from the mind, or from the landscape.
Bu tür alevlerin anısı zihinlerden ya da manzaradan kolay kolay silinemez.

More Sentences
kolay kolay simply zf.

"kolay kolay" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
kolay easy s.
So it is not easy.
Yani kolay değil.

More Sentences
kolay etkilenir impressionable s.
She's very impressionable.
Çok kolay etkileniyor.

More Sentences
çok kolay very easy s.
This is very easy because they are two very good reports written by two very good parliamentarians.
Bu çok kolay çünkü bunlar çok iyi iki parlamenter tarafından yazılmış çok iyi iki rapor.

More Sentences
General
kolay para easy money i.
It's easy money.
O kolay para.

More Sentences
çok kolay piece of cake i.
Finishing the job by Tuesday will be a piece of cake.
İşi salıya kadar bitirmek çok kolay olacak.

More Sentences
kolay soru easy question i.
You had better begin with easier questions.
Daha kolay sorularla başlasan iyi olur.

More Sentences
kolay ulaşım easy access i.
There is easy access to the beach.
Sahile kolay ulaşım var.

More Sentences
kolay erişim easy access i.
Looking at the conditions on this border, you cannot actually believe that easier access is the real issue.
Bu sınırdaki koşullara baktığınızda asıl meselenin daha kolay erişim olduğuna gerçekten inanamazsınız.

More Sentences
kolay dil easy language i.
French is definitely not the easiest language to learn.
Fransızca kesinlikle öğrenmesi en kolay dil değil.

More Sentences
kolay zafer romp i.
The dominant team's victory was described as a romp by the sports commentators.
Galip gelen takımın zaferi spor yorumcuları tarafından kolay bir zafer olarak nitelendirildi.

More Sentences
kolay kazanmak win easily f.
I will win easily.
Kolayca kazanacağım.

More Sentences
kolay olmak be easy to f.
It won't be easy to sell this house.
Bu evi satmak kolay olmayacak.

More Sentences
kolay sinirlenmek get angry easily f.
I get angry easily.
Kolayca sinirlenirim.

More Sentences
kolay sinirlenmek anger easily f.
I anger easily.
Ben kolayca sinirlenirim.

More Sentences
kolay öfkelenmek anger easily f.
I anger easily.
Kolay öfkelenirim.

More Sentences
(zor/kolay) olduğunu düşünmek call f.
I thought there was already a song called Kismet.
Ben Kısmet adlı bir şarkının zaten olduğunu düşündüm.

More Sentences
kolay ulaşmak romp f.
The politician was able to romp to victory in the election.
Politikacı seçimlerde kolayca zafere ulaştı.

More Sentences
kolay straightforward s.
It is relatively straightforward to poison water.
Suyu zehirlemek nispeten kolaydır.

More Sentences
kolay easier s.
In Berlin, the precaution was taken of creating a margin in order to make enlargement possible and easier.
Berlin'de, genişlemeyi mümkün ve kolay kılmak için bir marj oluşturma önlemi alınmıştır.

More Sentences
kullanımı kolay easy to use s.
This computer is powerful, efficient, and easy to use.
Bu bilgisayar güçlü, verimli ve kullanımı kolay.

More Sentences
en kolay simplest s.
This is the first step, and it perhaps the simplest.
Bu, ilk adımdır ve belki de en kolay olanıdır.

More Sentences
kolay incinir vulnerable s.
Children are so vulnerable.
Çocuklar çok kolay incinir.

More Sentences
kolay kırılan fragile s.
The model plane they built was fragile.
Yaptıkları model uçak kolayca kırılabilirdi.

More Sentences
kolay uncomplicated s.
I found the problem uncomplicated.
Ben sorunu kolay buldum.

More Sentences
daha kolay easier s.
If it had done that, our situation would be an easier one.
Eğer bunu yapmış olsalardı, durumumuz daha kolay olurdu.

More Sentences
kadar kolay as easy as s.
That is not as easy as it sounds, though.
Yine de bu göründüğü kadar kolay değil.

More Sentences
en kolay easiest s.
It is the easiest thing in the world to be a pessimist.
Karamsar olmak dünyadaki en kolay şeydir.

More Sentences
kolay snap s.
It's a snap.
Bu çok kolay bir iş.

More Sentences
kolay simple s.
However, it has not been simple to respond to both demands.
Ancak her iki talebe de cevap vermek kolay olmamıştır.

More Sentences
kolay easy s.
We all know that the accession of ten new countries is not an easy task.
On yeni ülkenin katılımının kolay bir iş olmadığını hepimiz biliyoruz.

More Sentences
kolay tanınan unmistakable s.
Tom's voice is unmistakable.
Tom'un sesi kolay tanınabilir.

More Sentences
kolay etkilenen suggestible s.
He was highly suggestible.
Oldukça kolay etkilenen biriydi.

More Sentences
kolay etkilenen susceptible s.
Children and teenagers are particularly susceptible to advertising.
Bilhassa çocuklar ve gençler reklamlardan daha kolay etkilenirler.

More Sentences
kolay gıdıklanır ticklish s.
Tom isn't ticklish.
Tom kolayca gıdıklanmaz.

More Sentences
kolay kandırılır gullible s.
I'm not as gullible as you think I am.
Düşündüğün kadar kolay kandırılır değilim.

More Sentences
kolay erişilebilir easily accessible s.
It's not easily accessible.
Kolay erişilebilir değil.

More Sentences
kolay ulaşılabilir easily accessible s.
The picnic area is easily accessible by road.
Piknik alanına kara yolu ile kolayca ulaşılabilir.

More Sentences
kolay taşınır easy to carry s.
The convenient thing about this electronic dictionary is that it's easy to carry anywhere.
Bu elektronik sözlüğün kullanışlı yanı, her yere kolayca taşınabilmesi.

More Sentences
kolay erişilebilir accessible s.
Guns are readily accessible to Americans.
Silahlar Amerikalıların kolayca erişilebileceği durumda.

More Sentences
kolay hands down s.
I won hands down.
Kolayca kazandım.

More Sentences
Common Usage
kolay kırılabilen delicate s.
kolay anımsanan catchy s.
kolay hatırlanan catchy s.
hatırlaması kolay catchy s.
General
kolay iş cushy job i.
kolay iş shade i.
çok kolay iş snap i.
kullanımı kolay sistem veya prosedür user friendly i.
kolay anlaşılırlık pellucidness i.
kolay kazanılan şey snip i.
kolay kazanç gravy i.
kolay iş child's play i.
aldatması kolay kimse cully i.
kolay anlaşılabilirlik lucidity i.
kolay şey jam i.
çok kolay şey cinch i.
kolay iş sitter i.
kolay karışabilirlik miscibility i.
kolay pes eden quitter i.
kolay kazanılıp kolay harcanılan para easy money i.
kolay iş duck soup i.
kolay iş picnic i.
kolay galibiyet walkover i.
kolay iş snip i.
kolay kırılma frailty i.
kolay iş snap i.
kolay bozulabilen gıda maddeleri perishables i.
çok kolay şey doddle i.
kolay ve iyi maaşlı bir iş sinecure i.
kolay kazanılan başarı walkover i.
çok kolay iş child's play i.
kolay kırılma fragility i.
kolay heyecana kapılma excitableness i.
kolay yatıştırılma placability i.
tüylerin kolay yolunabilmesi için yapılan ön işlem calding i.
kolay tutuşan madde combustible i.
kolay kazanılmış başarı walkaway i.
işin sağlıklı ve kolay takibi proper and easy monitoring of work i.
kolay aldatılma gullibility i.
para kolay kazanılmıyor money doesn't grow on trees i.
kolay kazanılmış para easy money i.
kolay iş cinch i.
çok kolay bir şey a piece of cake i.
kolay hesaplama soft computing i.
kolay av sitter i.
kolay heyecana kapılma excitability i.
kolay kırılırlık fragility i.
kolay okunan hafif kitaplar light literature i.
kolay anlaşılırlık pellucidity i.
kolay etkilenme impressionability i.
kolay etkilenme impressibility i.
kolay iş piece of cake i.
kolay iş simple job i.
çok kolay slice of cake i.
kolay iş easy task i.
çok kolay child's play i.
kolay iş bit of cake i.
çok kolay easy task i.
çok kolay simple job i.
kolay iş slice of cake i.
çok kolay bit of cake i.
kolay av sitting ducks i.
kolay hedef sitting ducks i.
kolay sinirlenen kimse hot-tempered person i.
kolay öğrenemeyen kimse dunce i.
kolay iş plain work i.
kolay zafer walkover i.
kolay zafer runaway i.
kolay zafer an easy victory i.
bir işi yapmanın kolay yolu easy way of doing something i.
kolay zafer easy victory i.
kolay seçenek easy option i.
kolay kazanılmış para easily gotten money i.
kolay kazanılmış para easily earned money i.
kolay soru softball question i.
en kolay yol the easiest way i.
kolay zafer blowout i.
kolay galibiyet easy victory i.
kolay galibiyet blowout i.
kolay bulunabilme accessibility i.
kolay elde edilen başarı cheap victory i.
kolay görev easy task i.
kolay zafer blow-out i.
kolay galibiyet blow-out i.
kolay iş light task i.
kolay görev light task i.
(kanada) eğitim kurumunda kolay olduğu düşünülen ders bird course i.
anlaşılması ve dinlenmesi kolay müzik accessible music i.
kolay seçenek soft option i.
kolay ipuçları handy tips i.
kullanımı kolay ipuçları handy tips i.
kolay endişelenen kimse alarming person i.
kolay ulaşılabilir durum örneklemesi convenience sampling i.
kültürel araçlar vasıtasıyla kolayca yayılan, özellikle çocukları ve kolay etkilenen insanları etkileyen yaygın bir düşünce ya da düşünce şekli meme i.
saf ve kolay kanan kimse babe i.
çözümü kolay sorun banana problem i.
kolay açma şeridi tearstrip i.
kolay bulunmaz fırsat catch i.
kolay laborless i.
delinmesi veya kesilmesi kolay olan ve üzerine çakılan çivileri tutacak, çok gözenekli toprak çanak çömlek terra-cotta lumber i.
kolay yol the high road i.
kolay etki altına giren kimse toy i.
kolay anlaşılır olma translucence i.
kolay anlaşılır olma translucency i.
kolay biçim değiştirme elasticity i.
kolay ve kesintisiz ilerleme easy going i.
kolay ve engelsiz gidişat easy going i.
cevabı kolay olan bir soru diamond ball i.
cevabı kolay olan bir soru softball i.
kolay etkilenmeme unsusceptibility i.
kolay kandırılan kimse john i.
kolay lokma john i.
kolay anlaşılırlık limpidness i.
kolay anlaşılma literateness i.
kolay eğilip bükülebilme lithesomeness i.
ucu sürtünme ile tutuşan yanıcı bir karışımla kaplanmış tahtadan veya kolay tutuşan başka bir malzemeden elde edilen kısa ve ince parça match i.
kolay yönetilebilme maneuverability i.
kolay anlaşılırlık lucidity i.
çok kolay görev bludge i.
kolay iş bludge i.
aktarımın kolay veya güvenli olması için basılı malzemenin nokta boyutuna indirgenmiş fotografik çoğaltımı microdot i.
kolay zafer breeze i.
kolay yol high road i.
en kolay yol highroad i.
en kolay güzergah highroad i.
kolay ufalanabilirlik friability i.
kolay elde edilen şey gimme i.
kolay kandırılan kimse chouse [obsolete] i.
yüksek gelir getirip kolay ve risksiz olan meslek veya kazançlı girişim gravy train i.
ince ve kolay algılanmayan argüman kullanımı logic-chopping [uk] i.
çözümü kolay sorun open-and-shut case i.
kolay seçenek option i.
birden fazla seçenek arasından en kolay olanı option i.
kolay etkilenme impressionableness i.
kolay alev alan madde inflammable i.
uygulaması kolay olan şey pianola i.
kolay elde edilen şey pianola i.
kolay para fast buck i.
kolay kazanılmış para quick buck i.
kolay para quick buck i.
kolay yorulma fatigableness i.
kolay ve rahat konum feather-bed i.
kolay, rahat ve iyi maaşlı iş feather-bed i.
kolay ve rahat konum featherbed i.
kolay, rahat ve iyi maaşlı iş featherbed i.
kolay kırılan kenar featheredge i.
kolay yatışabilme placableness i.
kolay affedebilme placableness i.
kolay av vuruşu potshot i.
kolay menzilden yapılan atış potshot i.
kolay kandırılan kimse flathead i.
kolay uyumlanabilir olma fluidity i.
kolay bozulan yiyeceklerin muhafaza edildiği oda preservatory [obsolete] i.
kolay kazanılan başarı romp i.
kolay aldanan kimse rook i.
kolay ve iyi maaşlı işi olan kimse sinecurist i.
kolay hedef sitter i.
kolay sayı sitter i.
kolay savunma sitter i.
çok kolay olan şey sitter i.
(krikette) kolay atış sitter i.
kolay ufalanan gevşek toprak crumb i.
kolay ufalanma friabiiity i.
kolay iş skoosh [dialect] [scotland] i.
kolay lokma smelt [obsolete] i.
halledilmesi kolay sorun soluble i.
kolay kazanmak earn easily f.
kolay kırılır yapmak embrittle f.
kolay kırılır olmak embrittle f.
kolay kolay yılmamak elasticise f.
kolay kolay yılmamak elasticize f.
kolay kazanmak walk over f.
kolay kazanmak romp f.
daha kolay bir çözüm varken bir şeyi zor bir şekilde yapmak do something the hard way f.
kolay kazanmak romp through f.
kolay kolay yılmamak elasticate f.
kolay kolay geçmemek linger on f.
kolay kazanmak run away f.
en kolay işi bile becerememek can't cut the mustard f.
kolay yolu tercih etmek take the easy way out f.
kolay bir hedef olmak be susceptible to f.
çok kolay kazanmak win hands down f.
kolay erişmek easily access f.
kolay sinirlenmek have a short fuse f.
kolay sinirlenmek have a quick temper f.
kolay sinirlenmek get mad quickly f.
kolay strese girmek get stressed easily f.
kolay vize almak get a visa easily f.
kolay bir şekide vize almak get a visa easily f.
kolay alınmak be easily offended f.
(kolay kolay) hayır diyememek have trouble saying no f.
kolay yolu seçmek take the easy way out f.
kolay sinirlenmek get mad easily f.
kolay çileden çıkmak get mad easily f.
(kolay taşımak için ölü tavşanın) bir ayağını diğerine bağlamak harl f.
(kolay taşımak için ölü tavşanın) bir ayağını diğerine bağlamak harle f.
anlaşması kolay biri olmak honey f.
en kolay atış yapılan orta bölgeden atış yapmak groove f.
kolay menzilden atış yapmak potshot f.
kolay hale getirmek predigest f.
kolay değişen (çehre) mobile s.
kolay farkedilmez subtile s.
kolay anlaşılır as clear as light s.
kolay facile s.
kolay kolay yılmayan elasticizing s.
kolay flowing s.
kolay elementary s.
kolay kırılır frangible s.
kolay tutuşan inflammable s.
kolay ürkütülen spooky s.
daha kolay yönetilebilen wieldier s.
kolay anlaşılır apparent s.
kadar kolay kırılır as brittle as s.
kolay tanımlanamaz nondescript s.
kolay kontrol edilir tractable s.
kolay kontrol edilemeyen intractable s.
kolay anlaşılır coherent s.
saklaması kolay storable s.
kolay şekil alan waxy s.
anlaması kolay simple s.
kolay eğilip bükülebilen lithe s.
kolay unlaboured s.
sağlam ve kullanılması kolay foolproof s.
kolay anlaşılır lucid s.
kolay ready s.
kolay kızdırılır inflammable s.
kolay kullanılabilen wieldy s.
kolay downhill s.
kolay sweet s.
kolay yönetilen wieldy s.
kolay sinirlenir huffish s.
sindirimi kolay digestible s.
kolay etkilenmez immovable s.
tadı bebek maması gibi ve hazmı kolay olan (yemek) bland s.
kolay unlabored s.
düşüncelerini kolay ifade edebilen articulate s.
kolay kırılır frail s.
kolay effortless s.
kolay işlenemez refractory s.
kolay kavrayan percipient s.
kolay etkilenen impressible s.
kolay anlaşılan articulate s.
kolay yatışır placable s.
kolay sinirlenir huffy s.
kolay beğenmez fastidious s.
çabuk ve kolay like smoke s.
en kolay yönetilen wieldiest s.
kolay smooth s.
kolay paniğe kapılan panicky s.
kolay kırılır brittle s.
gayet kolay quite easy s.
yapıştırması kolay easy to post s.
kolay bozulur perishable s.
kolay tutuşan combustible s.
daha kolay kullanılabilen wieldier s.
kolay kavranılmaz impalpable s.
kolay telaşa kapılır excitable s.
kolay bükülür flexible s.
kolay kolay yılmayan elasticising s.
yapması kolay simple s.
kolay anlaşılır pellucid s.
çok kolay as easy as pie s.
kolay sinirlenir inflammable s.
kolay kırılır fragile s.
kolay kıvrılır lithesome s.
kolay aldanan gullible s.
kolay heyecanlanan excitable s.
kolay şekil alan waxen s.
kolay cushy s.
kolay affeder placable s.
kolay like smoke s.
temizlenmesi kolay easy clean s.
içimi kolay silky s.
kolay heyecanlanır excitable s.
başkalarına kolay geçen (neşe) infectious s.
kolay geçen running s.
kolay etkilenen impressionable s.
kolay aldatılabilir gullible s.
kolay işlenir tractable s.
savunması kolay tenable s.
kolay erişilir easy accessible s.
sağlam ve kullanılması kolay surefire s.
kolay kırılır smashable s.
kolay olmayan nontrivial s.
kolay kanan gullable s.
kolay sinirlenen iracund s.
kolay sinirlenir irascible s.
çok kolay easy peasy s.
kolay yönelebilen versatile s.
ulaşımı kolay easy access to s.
kolay yönlendirilen easily guided s.
akılda kolay kalan catchy s.
kolay elde edilmiş facile s.
kolay yapılmış facile s.
kolay ufalanabilir friable s.
kolay tutuşur flammable s.
kolay sinirlenen easily-angered s.
kolay sinirlenir short-tempered s.
kolay open-and-shut s.
kolay inanan simple-hearted s.
kolay kullanımlı handy s.
acil (yiyecek vb) çabuk ve kolay hazırlanabilen instant s.
kolay işitilir clear s.
kolay sezen discerning s.
kolay aldanır dupe s.
kolay anlaşılır plain s.
kolay görülemeyen unobtrusive s.
kolay görülmeyen unobtrusive s.
satışı kolay vendible s.
kolay bozulan perishable s.
kolay çürür perishable s.
kolay anlamayan unreceptive s.
kolay ikna edilen exorable s.
kolay kanan exorable s.
kolay tongaya düşürülen easily-tricked s.
kolay kandırılan easily-tricked s.
kolay idare edillir easily led s.
kolay anlaşılır limpid s.
tahmini kolay easy to guess s.
kolay sindirilebilen easily digestible s.
kolay sindirilen easily digestible s.
kolay sindirilebilir easily digestible s.
kullanımı kolay easy-to-use s.
kolay kırılır slimsy s.
kolay kandırılan deceivable s.
kolay aldatılan deceivable s.
kolay tanınan unmistakeable s.
anlaşılması ve kullanılması kolay (bilgisayar yazılımı vs.) intuitive s.
kolay incinen flappable s.
kolay anlaşılan thinly-veiled s.
açık/anlaşılması kolay (mesaj/tehdit) thinly-veiled s.
kolay taşınabilir easy to carry s.
kolay taşınabilir easily carryable s.
kolay taşınır easily carryable s.
hazırlanması kolay easy-to-prepare s.
kolay okunur reader friendly s.
kolay uygulanabilir easily applicable s.
kolay anlaşılan accessible s.
kolay anlaşılan easily understandable s.
kolay anlaşılabilen easily understandable s.
çok kolay foolproof s.
kolay okunur reader friendly s.
çok kolay tüketilebilen bingeable s.
kolay elde edilen cheap s.
kolay heyecanlanan temperamental s.
atıştırmalık (miktarında), okuması/izlemesi kolay ve kısa (makale ya da video) snackable s.
kolay anlaşılır translucent s.
kolay anlaşılır transpicuous s.
kolay etkilenen tremulous s.
kolay bozulmayan troubleproof s.
yerine getirilmesi kolay easy s.
kolay uygulanabilir applicatory s.
kolay eath [scottish] s.
sihirli el değmiş gibi kolay bir şekilde automagic s.
hatırlaması kolay olmayan uncatchy s.
anlaması kolay hale getirilmemiş unclarified s.
kolay kontrol edilemeyen undocile s.
kolay unexacting s.
kolay beğenen unexacting s.
kolay telaşlanmayan unexcitable s.
kolay unformidable s.
kolay kırılan unhardy s.
kolay unlaborious s.
kolay unlabouring s.
kolay etkilenmeme unmalleable s.
kolay ikna edilmeme unmalleable s.
kolay yatışmayan unplacable s.
kolay affetmeyen unplacable s.
kolay solan evanescent s.
kolay algılanan unsubtle s.
kolay etkilenmeyen unsusceptible s.
sindirimi kolay light s.
dayanılması kolay light s.
kolay ethe [obsolete] s.
kolay bükülür lissom s.
kolay bükülür lissome s.
kolay anlaşılır literate s.
kolay eğilip bükülebilen lithesome s.
kolay anlaşılır lucid s.
kolay heyecanlanan bobbery s.
kolay hands-down s.
kullanımı kolay handsome s.
kolay manevra yapılan handsome s.
hatırda tutması kolay memorable s.
kolay şekillendirilen bowable s.
kolay etkilenen bowable s.
kolay kırılır breakaway s.
kolay bükülür breakaway s.
kolay parçalanır breakaway s.
kolay anlaşılan luculent s.
kolay anlaşılan luminous s.
kolay ve yüzeysel glassy s.
serbest ve kolay glib s.
aşırı kolay şekilde yazılmış glib s.
kolay fark edilecek şekilde yerleştirilmiş obvious s.
keşfi kolay obvious s.
yorumlaması kolay obvious s.
kolay kabul etmeyen choosey s.
kolay kolay almayan choosey s.
kolay yoldan zengin olma get-rich-quick s.
kolay yorulmayan long-winded s.
aşırı kolay overeasy s.
çok kolay telaşa kapılan overexcitable s.
aşırı kolay overlight s.
çok kolay oversimple s.
çok kolay oversimplistic s.
kolay royal s.
kolay çıkarılamayan impacted s.
kolay telaşa kapılan impassionable s.
kolay heyecanlanan impassionable s.
kolay etkilenmez implacable s.
kolay etkilenen impressionistic s.
kolay tutuşan inflamable s.
kolay kazanılmayan close s.
kolay eğitilir coachable s.
kolay heyecanlanan combustible s.
kolay tutuşur combustious [obsolete] s.
işbirliği yapması kolay comfortable s.
idaresi kolay comfortable s.
kolay çözünen diffluent s.
kolay ikna edilebilir doughfaced s.
öncekinden daha kolay olan downhill s.
daha kolay downhill s.
kolay etkilenen ductile s.
kolay işlenir ductile s.
güçlü asitler veya alkalilerle yıkanarak kolay çıkarılamayan indelible s.
kolay yatışır pacificable s.
kolay affeder pacificable s.
kolay bükülen pappy s.
kolay kırılan pindling [dialect] s.
kolay algılayan clear s.
kolay yönetilen clever [dialect] s.
kullanımı kolay clever [uk] s.
kolay ulaşılabilen ve çalakalem yapılmış fast-food s.
kolay yorulan fatiguable s.
kolay yönlendirilen feeble s.
kolay görülemeyen inobtrusive s.
kolay işlenemeyen intractable s.
kolay dövülemeyen intractable s.
kolay iyileştirilemeyen intractable s.
kolay rahatlatılamayan intractable s.
(sorun, hastalık) kolay çare bulunamayan intractable s.
anlaşılması kolay peoplish s.
anlaşılması kolay populist s.
anlaşılması kolay populistic s.
kolay affeden pacable s.
kolay sakinleştirilen pacable s.
hızlı ve kolay hazırlanabilen convenience s.
kolay heyecanlanan flappable s.
kolay heyecanlanan flustery s.
kullanımı kolay pullman s.
kolay scratch s.
kolay işlenir sequacious [obsolete] s.
çözümü kolay olmayan serious s.
kolay sinirlenen sharp-tempered s.
kolay ve iyi maaşlı işe ait veya ilişkili sinecural s.
kolay ve iyi maaşlı iş yapısında olan sinecural s.
kolay ve iyi maaşlı iş özellikleri bulunan sinecure s.
kolay uyanmayan sleep-charged s.
kolay soft s.